Dost Kazıkları Birleşip Birleşip...

Acaba daha ne kadar sürecek bu "kardeş" ihanetleri?

Bu "sevgi tuzağı"na daha kaç kere düşeceğim?

-------------------

Yalnız kalmak sorun değil benim için. Bu kadar zamandır çok da birlikte değildim, yalnızdım, yine yalnızım, daha da yalnız nice yıllar var önümde, mesele o değil...

Mesele birliktelik derdine düşüp, kan bağı veya onursal arkadaşlık yada ruhanî kardeşlik atfedip en olmayacak yollardan bunu sömürmek.
 

-------------------

Kimseden bir şey istemedim, herkes "sevgi"sinden ve "ilgi"sinden kendisi koşarak geldi.

Kendileri "iş" teklif ettiler, kendileri "eş" teklif ettiler.

Çünkü zamanında onların işlerini görürken, arkalarını toplarken, yedikleri naneleri temizlerken pek iyi pek güzeldim, iyilik borçları vardı.

Muhtaç olmadığım, istemediğim halde.

Onlarcasının doğum gününe, düğününe, işine gücüne, seve seve, sanki benmişimcesine koştum, koşturdum.

5 yıllık arkadaşım, 7 yıllık "kardeşim" olsun.

Aylarca günde 16 saat çalışıp gıkımın çıkmadığı, yine de kimseyi ihmal etmediğim de oldu.

Kendim üç kuruşa muhtaçken evlerinin kirasını ödediklerim, telefonlarını açtırdıklarım, rehinciden kurtardıklarım oldu.

Çok zorundaymışım gibi herkesin evlilik yıl dönümünü, doğum gününü, çoluğunun çocuğunun doğum günü kutladım ettim.

Neden?

Çünkü onlar beni kardeş bellemişlerdi.
 

-------------------

Canına yandıklarımın hepsinin de kardeşlikleri, arkadaşlıkları zaman içinde yerini "ya canım çok meşgulüm ben seni az sonra arayım" deyip bir daha aylarca aramamalara,


"Seni bir arkadaşımızla tanıştıracağız, haberimizi bekle"den girip, "ya biz de anlayamadık, olmadı işte neyse k.bkma"dan çıkmalara,

Kendisi asılıp asılıp "Ya pardon arkadaşlarım bizi sevgili sanmışlar" diye yine kendi kendine silmelere,

"Bakarsın evleniriz bile lan, çok ilginç olacağı kesin; söz seninle bu konuda konuşacağız" deyip bir kere bile aramamalara,

3. evliliğinden sonra ve iki çocuğundan sonra bile hâlâ "ben sana ne yaptım" diye ulaşma çabalarına,

Ve daha nicelerine döndü.


-------------------

Yanımda dinime diyanetime, onur duyduğum, beni ben yapan herşeye gururla sövdüklerinde bile "aman arkadaşımdır, arkadaşımın arkadaşıdır, eşidir, dostudur" diyerek sustuğum, altına bir de gülücükler espiriler yaptığım "kardeşlerim"in gözünde anlayışsız, insanları aynı kefeye koyan, "saygısız" olan yine ben oldum.

Onların onlarca özgür ifadelerine gösterdiğim sabır ve anlayışa karşılık, kendilerinin taharet uzuvlarından anlayacakları ufacık bir söz yeterli oldu oysaki...

-------------------
 

Her gece rüyalarımda on yıl evvelinin ihanetini tekrar yaşayıp "neden, neden" diye sormaktan tıbbi anlamda kafayı yedim.

Yada belki de kafayı yediğim için hala rüyamda onları görüyor ve kendileri bir yana kardeşleriyle bile tartışıyorum.

Nasıl dolduysam artık...
 

-------------------


Daha önce bir mirilyor kere dediğim gibi, beni hayatından çıkarmak isteyen, bunu efendi efendi, "Syrano, bıktım, bye" diyerek yapabilirdi. Bir kere arkasından kötü düşünürsem Tecavüzcü Coşkun kalitesinden birine düşeceğimin garantisini vermiştim.

------------------- 


Nelerin nelerin sıkıntısıyla gelip, neleri neleri söylemeyi düşünüp, yine kafamın nelere nelere dağıldığı bu anlarda, yazıp çizeceğimin, söyleyip edeceğim bir nicesi daha var ama özetle;

Hayatımın, fikriyatımın ve hissiyatımın içine yeterince edildiğini düşünüyorum. Dost, düşman gayet iyi bilsin, uzun bir süredir o eski Syrano yok, o eski Sinan yok artık ve bir daha asla olmayacak da!!!

-------------------



 - Yahuda! İnsanoğluna bir öpücükle mi ihanet ediyorsun?
Luka 22:48