Ya işte böyle de egzotik oluyor entel adamların baskı anlayışları!
Öyle yok aile baskısıymış, yok mahalle baskısıymış, yok patates baskısıymış falan, yalan...
Oysaki herkes kendine baskı yapsa, "bassa" kendine hatta.
İşler yolunda gitmediği zaman teknik servise sövmek yerine neden kullanıcı hatalarında aramıyoruz meseleyi?
Ben öyle yapıyorum mesela, çok zevkli.
Kimse sizden şikayetçi falan da olamıyor hem.
Hatta "eh zaten senin tuzun kuru" veya "sen nereden bileceksin ki" falan da diyemiyor hiç kimse.
Çünkü kendi kendime baskı yapıyorum.
Ne yapıyor muşuuuum?
Kendi kendime baskı yapıyormuşuuuuuuum!!
Eveeet, sevgili minikler, buradan çıkartmamız gereken ders nedir?
Biz de kendi kendimize baskı yaparak ülkemize faideli kimseler olmalıyık...
Şimdi bu mükemmel çözümü nasıl bir zeminde uygulayacağımızı da anlattım mı geriye bir sorun kalmayacak ve dünya barışı sağlanmış olacak, savaşlar bitecek, AIDS tamamen tarihe karışacak, kanseri hatırlayan bile kalmayacak.
--------------------Öyle yok aile baskısıymış, yok mahalle baskısıymış, yok patates baskısıymış falan, yalan...
Oysaki herkes kendine baskı yapsa, "bassa" kendine hatta.
İşler yolunda gitmediği zaman teknik servise sövmek yerine neden kullanıcı hatalarında aramıyoruz meseleyi?
Ben öyle yapıyorum mesela, çok zevkli.
Kimse sizden şikayetçi falan da olamıyor hem.
Hatta "eh zaten senin tuzun kuru" veya "sen nereden bileceksin ki" falan da diyemiyor hiç kimse.
Çünkü kendi kendime baskı yapıyorum.
Ne yapıyor muşuuuum?
Kendi kendime baskı yapıyormuşuuuuuuum!!
Eveeet, sevgili minikler, buradan çıkartmamız gereken ders nedir?
Biz de kendi kendimize baskı yaparak ülkemize faideli kimseler olmalıyık...
Şimdi bu mükemmel çözümü nasıl bir zeminde uygulayacağımızı da anlattım mı geriye bir sorun kalmayacak ve dünya barışı sağlanmış olacak, savaşlar bitecek, AIDS tamamen tarihe karışacak, kanseri hatırlayan bile kalmayacak.
Rüyasal Bağlamda Baskı Metotları:
Etki edemediği tek ortam ruh sahibi olmayan, herhangi bir duygu barındırmayan, hisleri olmayan canlı türlerinin bedenleridir, ki biz bu varlıklara canlı bile dememek istiyoruz veya demek istemiyoruz her neyse...
Sevgiliniz size kötü mü davrandı?
Yada siz mi sevgilinize kötü davrandınız?
Kekiniz mi kabarmıyor?
Galatasaraylısınız ve Fenerbahçe'ye 6-0 yenilmenizin acısını hiçbir zaman unutamadınız mı?
Bu ve bunun gibi geri çevirilmesi imkansız durumlarda alternatif dünya arayışı her zaman olumlu sonuç verir.
Genellikle iki tür alternatif dünya vardır:
1) Cennet & Cehennem (Mersin'dekini kastetmiyorum.)
2) Rüya
1.'sine henüz hiç gitmedim lakin 2.'si hakkında fazlasıyla güçlü malumatım var, en iyisi bildiğim konudan anlatayım.
Rüyalar, biz insanların da işkembe sahibi olduğunun ve içinde ne kadar da sınırsız envanter tutulduğunun bir göstergesidir.
Ama iyi ki de böyledir, niye olmasın ki dir?
Mesela rüyalar olmasaydı, ben hiç bir zaman "seni seviyorum" gibi bir cümle duyamayacaktım.
Veya sinir olduğum ve benden en az 60 yaş büyük alt komşumuza " ulan, zaten sünnetçi azıcık birşey bırakmış, kalanını da ben almayım şimdi!" gibi akıllara zarar hakaretlerde bulunup rahatlayamacaktım.
Oysaki gerçek hayatta bütün bunlar gerçekleşebilecek miydi?
Hayır tabii ki de!!!
Dahası, asıl konumuzu teşkil eden "baskı" gücü de var bu rüyaların.
Mesela olarak;
Hiç bir zaman kavuşamayacağımı bildiğim biriyle rüyalarda buluşup, o şarkıyla kavuşabiliyorum.
Veya kavuşamayabiliyorum.
Rüyamda, malum insanın bana yaptığı öyle baskılar var ki bazen kendi bilinç altıma bile hayret ediyor, hayranlar içerisinde kalıyorum.
Uyanık halimle değil başkasını, kendimi bile böyle aşağılamak istesem aklıma hayalime gelmeyecek davranışlarla rencide ediliyorum ki, bazen iyi ki mühteris bir insan değilmişim diye şükrediyorum.
Daha başkaaaa,
Cinayetler işliyorum efendim.
Normalde kuşu sapanla vurmak, böcek ezmek şöyle dursun, üstüme üstüme gelen bir kelebekten kaçma eğilimindeyim.
Tırsıyorum abi napiim, öyle deli manyak üstüme üstüme gelen pırpır bişiy, eyykkk !!
Hal böyle iken bana küfreden bir kişiyi satırla sobaya sığabilecek şekilde kesip de yakmak ne anlama geliyor? Kafasına maske geçirilmiş küçük bir kızın çığlıklarını duya duya karnının deşilmesine müsade etmek ne demek oluyor? Tavandan sallanan kolların kendi kendilerini kesmeye çalışmaları neyi ifade ediyor?
Tüm bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere;
Ben bu rüyaları gördükten sonra hala sağlıklı bir kafa yapısına sahip olduğumu ne cesaretle öne sürebiliyorum?
Hayır korku filmi falan izlemem, izlettirmem. "Gore" içeriklerden hoşlananlardan bile hazzetmem.
Lakin ohadır, yuhtur, çüştür bu bilinç altımın bana ettiği eziyet!!!
Gerçek hayatta kaçtığım bilumum sorunlar, uyku halindeyken böyle kuzu poposuna lale tıkar gibi aklıma aklıma sokuldukça kendimi yoğun bir baskı altında hissediyorum.
Lakin böylesi de ayrı bir edep, hatta eğitim, hatta ve hatta bireysel bir oto-kontrol mekanizması teşkil edebiliyor ki eğer kullanmasını bilirseniz a-acayip işe yarıyor.
Rüyamda babamın başını pişirip kafa derisine tırnaklarımı geçirdiğimi görmüştüm ve onu yemem söyleniyordu.
Kusarak uyanmam gibi kokulu ve pis bir kısa vadeli etkisi olmasının yanı sıra babam hakkında daha derin fikirler edinmemi, onu daha iyi anlayabilmemi de sağladı bu en az 5-6 yıl önce görmüş olduğum rüya.
Bir de o gün, bu gündür kelle yiyemiyorum, midem kaldırmıyor artık...
Her kötü şeyin suçunu başkalarında aramak ne kadar bencilce bir davranışsa, her kötü şeyin tek sorumlusu olarak kendini görmek de aynı derecede bencilce ve saçma salak bir davranıştır.
Lakin;
Hayatın gidişatına ucundan kıyısından etki edemiyoruz.
Veya en fazla ucundan kıyısından etki edebiliyoruz.
Kendi hayatımın kontrolünü azıcık da olsa sağlayabilmek için bir ritüele katılıp "Bireysel Kişi" özelliğini almaya bu yüzden çalışıyorum zaten.
İşte bu yolda bir harekettir bu her yolunda gitmeyen şeyde kendimden mümkün olduğunca bir pay çıkartmaya çalışmam.
Ve ne kadar gariptir ki her seferinde kendimi haklı çıkartabilmem.
Çünkü ne vakti zamanında bana hayvan muamelesi yapan insan üstüsü(!),
Ne kıymet bilmeyeşim,
Ne kabarmayan kekim,
Ne benden başka herhangi biri bunu kendileri için yapacaklar gibi görünüyor...
Acıları Çocuğu, Hacıların Çocuğu, Bacıların Çocuğu falan olmadan, kendi kendimizi efendi gibi acılara eğitebilelim, bununla da el ve aleme "bak ne biçim acı çekiyom dimi lan!" diyerek hava atmak yerine bunların üstesinden gelmeye çalışalım, bakın ne güzel oluyor dünya.
Sadece bir kereliğe mahsus susmayı ve düşünmeyi öğrendiğimiz zaman eminim ki gerçekten Şirinleri görebileceğiz...
Sevgiyle kalabilirsiniz, bu hakkı size tanıyorum.
(^_^)
--------------------