Bir Tenasül Organı Olarak Aşk...

Hani aşk çok yüce bir duyguydu?


Hani insan hayatında bir kere, taş çatlasa iki kere aşık olurdu?


Hani aşkı başka duygularla karıştırmamak büyük bir erdemdi?


Hani, huni, huduni?


--------------------

Yoksa zamanında biz mi yanlış öğrenmiştik?


Leyla'nın Mecnun'dan çocuk aldırdığı, bu yüzden ahalinin onu taşa tuttuğu gerçeğini kabullenmek mi istemiyorduk?
Ferhat o dağları Şirin'e kavuşmak için değil, afrodizyak etkisi olsun da iktidarsızlığını yensin diye mi deliyordu yoksa ileride deleceği başka şeyleri mi ima ediyordu?


Duygularından emin olmak falan, böyle Kenan Işık ile Kim Beş Yüz Zirilyon İster yarışmasında sorulan Son kararınız mı? Eminsiniz mi? sorusuna verilecek bir cevap mıydı?


Yoksa Rapunzel adlı, saçının her bir teline güller bağladığım hatunun uzattığı şey, kafadan değil de başka bir uzuvdan uzayan kıllar mıydı?


Yani hiç kızmayın, terbiyesiz seni falan demeyin lütfen!
24 saat televizyonlarda bilumum taraflarımıza sokulup duruyor bu görüntüler!!


Ben sadece en gözüme batanları söyleyip stresimi bir atayım da hiç olmazsa alnımda abazan yazmadığı anlaşılsın.


  • Love in the Timeof Cholera: "Kolera Zamanı Aşk" adıyla beyaz kağıttan beyaz perdeye aktarılan ve dünyanın en temiz aşkından en katıksız pornosuna dönüşen tam bir hayalkırıklığıydı benim için. 

Hayatımın dönüm noktalarından birinde filmin Şakir Ağa (Shakira) tarafından söylenmiş bir şarkısının, filmden alınan sahnelerle yapılmış klibine denk gelmiştim.


Zaten annemle babamın çok hoşlarına giden eski latin müziklerine fena halde benziyordu, zaten benim de başımda kabak yelleri esiyordu, bir de üstüne merak eklenince tamam dedim, benim gözümde on yüz bin milyon yılın romantik filmidir bu...


Akşamlayın kurulduk efendim ekranın karşısına, böyle benim anlatmalarımla, bir de filmin müziğinin verdiği etkiyle beklentiler zaten çığ gibi...


Hatta ilk başlar da mükemmel bir gençlik aşkı havasında...


Ay yazıııık ayrı düştüler, tüh tüh tüh, vah vah vah... derken zamanla filmden gelen sesler ah ah ah, ile ıh ıh ıh arasında gidip gelmeye başladı.


Ve bunu da esas oğlanımız "bakirliğimi sadece aşk için kaybederim" diyerek bize açıkladı ki, zamanla sevgilisine kavuşamadığı için başka hatunlara ücretsiz jigololuk servisi vermeye ve bir defter tutup yattığı her bir hatun için karakter tahlili yapmaya başlamıştı kendileri...


Yattığı 600 küsürüncü hatunu betimlerken bir şiir de yazmıştı kendisi, herhalde "vay be aşka bak, romantizme bak, ayrılık acısı nelere sebep oluyor" falan dememizi bekliyordu.


Bilmiyorum belki de gariplik bendedir, belkide aslında sapığın tekiyimdir, gerçek aşk camları çatlatan çığlıklarla yapış yapış et yığınları arasında bir yerdedir...


  • Aşk-ı Behlül (Aşk-ı Yuh Deveyin Nalı olarak da bilinir): Vakti zamanında benim de Tedrisat-ı Maşukiyye Kanun'u Muvafakatı diyerek değindiğim, daha doğrusu bu aralar cümbür ve cemaatin de sık sık değindiği sabun köpüğü (soap opera) dizidir kendileri.

Dizinin yazarları Ziya ve Halit Uşaklıgil kardeşlermiş. Wachowski Kardeşler gibi birşey olsa gerek, çünkü temel aldıklarını söyledikleri Aşk-ı Memnu adlı romanda ne Ednan Bey'in banka hesaplarındaki Euro ( € ) hareketlerinden ne de Bihter ve kız kardeşi Bihtmez'in birbirilerine son model Nokia telefonlardan attıkları mesajlardan söz edildiğini sanmıyorum.
Hayır yani, o roman yazıldığı zaman öyle olaylar vardı da ben bilmiyordumduydu ise affola, gider kendimi Haliç Kulesinden veya Beyazıt Köprüsünden yukarı atarım.

Ama değinmek istediğim asıl şey bundan daha sexagonal (geometride her köşesi azmış ve birbirine dimdik olan geometrik şekil) ve çok daha rezil.
Duygularından son derece emin  olarak (bkz. bu yazının başları) kendinden birkaç yüz yılcık genç bir sübyanla evlenmek istediğini, o sübyandan daha genç kızına söyleyerek nezaketen izin isteyen Ednan Witherboynuuuz, aynı evde yaşayan ve sarı gözlü mavi saçlı, cabiri taiz veya tabiri caiz ise bildiğin Saf, Arî Irk mensubu Behlül The Amcaparası Eater, tabii ki Ednan beyin yarım akıllı ve Arî Irk mensubu kişiye deli divane yangın kızı Nihool, geceleri Ednan bey arzusuyla tam gaz Violet Dream modunda yaşayan Derya Deniz hanımefendi, Ednan Bey'in kızına aşık Beşir Esat (evet Suriye Devlet Bakanı)... "Güzelim ben, bu gece hepiniz beni hayal edeceksiniz" diyerek gezinen Bih ve Ter'den henüz söz etmedim bile!!

Meşhur "Aşk-ı Memnu Durum Şeması"nı her kim icat ettiyse kendilerine sonsuz duacıyım şu an.
"Gerçek Aşk" denilen o kutsal kavramı anlatmakta hiçbir şey daha açıklayıcı olamazdı!


-------------------


Bu iki çok basit örnekten ilki uzun süredir aramakta olduğum fakat örneğine ömür billah rastlayamadığım, içinde "kıç, lanet olsun, fak yu" kelimelerinden en azından birinin geçmediği, "dilini karşındakinin gırtlağına sokarak öpüşme teknikleri, Çocuk Yapma Sanatı, Yatakta Kucak Dansının İncelikleri, On Dakikada Orgasm Taklidi Yapabilme" gibi mühim konulardan hiç olmazsa birini içermeyen film arayışımda suratıma tokat gibi çarpan hatta çok afedersiniz "tüm masum duygularımın ırzına geçen" bir film olması hasebiyle beni çok derinden etkiledi.


İkincisi ise zaten Türkiye denen "Yitik Cennet"teki her yaşam formunu, hem de böyle gözlerine soka soka, zorla etkilenmek zorunda bırakan bir örnekti.


Gerisi ne mi?
Bir film edasıyla geçen reklam kuşağında bile görmediğimiz zaman şaşırdığımız bilumum şeyler...


Zaten düşünmedim değildi hani, Küçük Kadınlar diye gayet güzel bir sübyancı porno çekilebilirdi, neden olmasındı? Onun da yolu yavaş yavaş alınmaya başlanmadı mı zaten?



Yada kıro bir arkadaşın "Narinim Narişelim, tenhalarda kaynaşalım" diye dört döndüğü bir dizi vardı adı neydi unuttum, o da hiç fena değil...



Herhangi bir müzik kanalında yayınlanan herhangi bir şarkının herhangi bir klibini hatırlamak da yeterli bazen! Neticede herkesin fantezisi değil midir, ünlü biriyle masumca oynaşabilmek? Hem niye mahrum kalalım ki groupie kültüründen?



Çünkü en az bir adet seks, muhakkak on adet kıç ve zevke göre yanında servis edilecek Tanrıya sövme olmadan iyi bir şov sergilenemiyor!!..

----------------------


Tüm bu oyalama ve utana sıkıla bir türlü söyleyememe anlarından sonra asıl söyleyeceklerime gelecek olursam;


Asıl sorunum neymiş cancağızım biliyorsun mu?


Evet, o lanet olası zenci kıçım kafam kadar büyükmüş!


Ama ayrıca, bunca zamandır hep sorup duruyordum ya hani kendi kendime, aşk konusunda neden bu kadar başarısızım, neden hiçbir şey yolunda gitmiyor diye ya...


Sorun buymuş demekki!
Aşk dedikleri şeyi birazcık yanlış anlamışım, "make me wet" inlemelerini ince ve tüylü bir kırbaçla susturmam gerekiyormuş meğerse...


----------------------

Şimdi müsadenizle kusmaya gidiyorum.
Sevgiyle aşkla falan kalmayın, aman ha!!!

(^_^)



---------------------

Amme hizmetidir: Yayın, yaydırın, yardırın, saldırın!!!

Yapasım Var

Pek çok şey yapmak istiyorum, üstelik bunların tamamından fazlası sırf eğlence olsun diye yapmayı istediğim, zorunlu olmayan, boş ve beleş işler ama üşengeçlik bir kere ruhunu sardı mı insanın, işemeye bile Limuzin ile gitmek istiyor, onda da şoför ile...


---------------------



1) Üç yıldır kafamda zirilyon tane film projesi canlandı, bazıları sadece fikir olarak kaldı, daha azı kağıda döküldü, daha da azı için hazırlık yaptım, hiç biri için harekete geçmedim. En azından bir ikisini yapmak istiyorum. Şöyle biraz Sin City tarzı birşeyler canlandı kafamda bu aralar, aslında gayet basit de gözüküyor ama işte... Üşeniyorum, o halde yarın.

2) İri yarı, bildiğin Shrek bir yapım olmasının yanında bir kuş tüyünü kaldıramayacak kadar da halsizim, azıcık kendimi geliştirmek istiyorum. Azıcık kalıbımın adamı olmak istiyorum. Koyup falan etmek istemiyorum ama kodum mu da oturtmak istiyorum.

3) Eskiden en haşin devlet dairelerinde bile arzulanan bir dosya düzenim vardı, bir süre sonra ne olduysa elimi iyice altıma saldım, boşverci oldum, sonunda bilgisayar da kafayı yedi, odam da çarşamba pazarına döndü. Etrafı da, sevgili bilgisayarımı da bir çekip çevireyim istiyorum.

4) Bilgisayarımı biraz daha geliştirmek istiyorum. Bin yılda bir sağlam bir sistem topladım diye sevinirken her seferinde ekonomiye kaçmak zorunda kalmak beni deli ediyor.

5) Bir zamanlar deli gibi arayıp da bulamadığım, zamanında izleyip de anlamadığım, çeşitli sebeplerden nasip olmayan tüm filmleri, şarkıları bulmak istiyorum.

6) Brutal ve scream vokal yapmak istiyorum. Eskiden tenor olmaya özenirken kendime yeni bir özentilik konusu bulmam, ruh sağlığım hakkında derin şüpheler doğursada...

7) Hadi brutal mrutal geçtim, şöyle fiyakalısında bir sesim olsun, en azından şarkı söylerken detone olmayım o da yeter. Şarkı söylemek istiyorum abicim ben yaaa!!!

8) Fazla karışık olmayan, yapabileceğim, zor olmayan, hayatımı mahfetmeyen bir iş istiyorum. Parası varsın fazla olmasın, nohut oda bakla sofa yaşayıp gidiyorum zaten.

9) Eskiden en özendiğim yaşlar 24-27 arası yaşlardı. Şimdi ise 23'üme girmek istemiyorum, zaman dursun istiyorum, daha fazla büyümek istemiyorum. Ciddiyim, gerçekten çok ciddiyim!!!...

10) Vakti zamanında çevrem olup biten, fakat doğal olarak hiçbir zaman farkında olmadığım herşeyi öğrenmek istiyorum. Dedikoduysa dedikodu, laf aramaksa laf aramak... Herkesin bilip de benim Sağır Sultan bile olamadığım gerçeği sinirlerimi çok bozuyor! İşe, İlkokul 3'teyken etrafımda olup biten bilumum sapıklıkları öğrenmekle başlayabilirim.

11) Unutmayı nasıl oldu da becerdiysem öğrenmeye hazır başlamışken, affetmemek denilen şeyi mucizevi bir şekilde keşfetmişken, devamını da getirmek istiyorum.

12) Aynı zamanda kendime haslet bildiğim bilumum çocuksulukları da kaybetmemek istiyorum. Nasıl olacaksa!...

13) Birileri beni bulsun istiyorum, aklımı okusun istiyorum, beni istesin istiyorum, benim onu isteyebileceğim her şekilde beni istesin istiyorum.






Ve evet sevgili filozofcu amca, istemek başarmanın yarısıdır, inanmak da başarmanın yarısıdır, çalışmak da başarmanın yarısıdır...


Ve yine evet;
Yumurtanın sarısı, gitti pip.....


Neyse(^_^)

------------------------






Öküzleme Metal

Anırsam, sesimi duyar mısınız ahırlarda?
Dokunabilir miyim göz yaşlarınıza toynaklarımla?
Bilmezdim samanların bu kadar sıcak,
Küspenin bu kadar lezzetli olduğunu,
Bu ahıra düşmeden önce......


Bir yer var cehennemin dibinde, biliyorum!
Her türlü dışkıyı savurmak mümkün,
Epeyce yaklaşmışım, yumurta gibi kapıyı tıklatıyorum,
Gübreleyemiyorum...


Syrano Myrano Bağrıkabarık

----------------

 

----------------

İzinli yada izinsiz kopyalayanları yapıştırırım! Bu benim depresyon şiirim, gidin kendi saçma depresyon şiirinizi kendiniz kasın, alla alla; tabii bu kadar saçmasını kasabilirseniz...