İşi gücü (hangi iş? hangi güç? ha? ne?) bırakıp oturdum, Sin City izledim efendim.
Ölesiye geberesiye seviyorum bu filmi.
Şiddeti estetikle bu kadar kaliteli buluşturabilen başka bir film tanımıyorum ben. Ne mümkün, na mümkün!!!
Film bitince bar kızı Shellie'yi kim oynuyordu diye kafama takıldı birden, kızın adını unuttum. Daha önce 8 Mile filmindeki sarı sürtünk olarak tanıyordum kendisini ama işte kafa mantar olunca, unutuverdim.
Brittany Murphy hanım kızımız olduğunu google efendinin nacizane sayfalarında hatırlama şerefine nail oldum. Lakin Brittany Mur... yazdığım esnada sevgili explorerim (tarayıcı, saç, yün, kıl) daha önceki aramaları da karşıma getirdi:
Brittany Murphy öldü
Abi bi nefes al, kızın adını sorduk sen cenaze çıkarttın demeye kalmadan öleli de bir ay olduğunu gördüm.
---------------------
Afalladım kaldım birden.
Az önce hayatımın filminde izlediğim, 32 yaşında bir oyuncu, evinin banyosunda ölü olarak bulunmuş.
Az önce hayatımın filminde izlediğim, 32 yaşında bir oyuncu, evinin banyosunda ölü olarak bulunmuş.
Hakkında hiçbirşey düşünmediğim biri ama aynı zamanda bundan sonra da hiçbir yeni işini göremeyeceğim biri.
Durduk yere duygulandım abi, ciddi ciddi duygulandım valla.
Aynı duyguyu 2001'de Aaliyah'ın ölümünde yaşamıştım. Queen of the Damned (Lanetliler Kraliçesi) filmini izledikten bir gün sonra abi çoktan öldü o kız, haberlerde de vermişlerdi dediler.
Sanki daha dün birlikte birşeyler yaptığım eski bir dostum ölmüş gibi...
---------------------
Bugün kimler geldi kimler geçti muhasebesi yapasım geldi Brittany yüzünden.
Ve açıkçası yazdıklarımdan sonra iki şeyden çok korktum:
Saç uzatmaktan ve 27 yaşına gelmekten!
---------------------
Ve açıkçası yazdıklarımdan sonra iki şeyden çok korktum:
Saç uzatmaktan ve 27 yaşına gelmekten!
---------------------
- Aaliyah: Çok kaliteli soundtrack'ı ve tabii mevzu bahis Aaliyah ve filmdeki Akasha rolü dışında pek de ahım şahım olmayan Queen of the Damned filmini izlediğim gün hayatıma giren, oysaki başrolünü oynadığı bu filmi bile izleyemeden çoktan hayata veda etmiş, feci derecede güzel, sesi yumuşacık, tam bir hanımefendiydi kendileri. Kendisine Aliye, kardeşi Rashad'a da Reşo derdim. Missy Elliot'un Work It klibindeki Aaliyah resimli araba ve paltolardan almak isterdim. Ve bugün 23 yaşıma girmek istemeyişimin ufak nedenlerinden de biridir. 22 yaşında, bir uçak kazasında öldü benim kara elmasım.
- Janis Joplin: İlk defa tesadüfen Jefferson Airplane grubuyla ortak bir işlerine denk gelmiştim ta ne zaman da "ne sırıtık bi kız bu" deyip geçmiştim kendilerine. İşi ve fotoğrafları dışında bir ilgim yoktu, lakin daha 27 yaşında ölmüş olduğunu duyunca çok üzülmüştüm. Her ne kadar uyuşturucu yüzünden kendi sonunu hazırlamış olsa da..
- Jim Morrison: Apocalypse Now filmindeki The End şarkıları sayesinde hayatıma giren, The Doors grubunun efsane yakışıklısı, Kertenkelelerin Şehinşah'ı, Lizard King... Yine uyuşturucu yüzünden 27 yaşında kalp krizinden ölmeseydi, bugün ondan imza istemeye gidecek kadar Amerika yolcusu olabilirdim.
- Jimi Hendrix: İlk defa fi tarihinde bir kanalda, gitar yakıp etrafında dans ederken görmüştüm. En sevdiğim şarkısının Voodoo Child mı, yoksa Voodoo Chill mi olduğunu hala tam olarak öğrenebilmiş değilim. 27 yaşında uyuşturucudan ölmemiş olmasaydı belki kendisine sorabilirdim. Çok afedersiniz ama bok var da kullanıyorsunuz o mereti zaten!!! Kızdım, evet!!
- Barış Akarsu: Hele sen be Barış, hele sen!!! Islak ıslak bakan sevdiğin uğruna feleğin tekerine çomak sokardın de ne oldu? Felek senin tekerini 28 yaşındayken yoldan çıkardı da o ceylan gözlerinden, ipek gibi sesinden mahrum kaldık be erkek güzeli. Gelir mi senin gibisi bir daha?
- Kerim Tekin: Ölümün hiç de öyle kara kanatları olmadığını, bilakis "Kar Beyaz" olduğunu öğreten, ölmeden hemen önce çektiği filmindeki gibi, bir trafik kazasında, 23 yaşında ölen pırıl pırıl insan. Konservatuar sınavında da senin şarkını söylemiştim, içimden birşeyler koparak... Sınavı kazanamadığım yetmediği gibi az kalsın trafik kazasına da kurban gidiyordum. Bakalım senin kadar yaşayabilecek miyim.
- Gökhan Semiz: Ben Gökhan Semiz ile büyüdüm. Komediyi hiciv ile böyle ustaca birleştirebilen başka da kimse tanımadım. Hatta üstüne de "başka kimse yoktur" diye de ekledim, o kadar. 29 yaşında trafik kazasında vefat etti. Sazların çalındığı o çamlıcanın bahçelerinde arabasının teybini de çalmışlardı zaten. O mahur beste çalındığında Müjganla birlikte fenalaşırlardı. Sayelerinde özenti Turkish Cowboylar'ı tanıdık da gelecekte türeyecek olan Çakma Polat Alemdar, Kıytırık Deli Yürek, Uyduruk Ağır Abi ve birçoklarına karşı önlemimizi alabildik...
---------------------
Gerçekten de ölümden öte köy yok. Ölenler için önemli olan nokta geriye iyi ve hatırlanası birşeyler bırakabilmek.
Yaşayanlar için ise bazı şeylerin kadrini kıymetini, onları kaybetmeden, onlar ölmeden önce bilmek herhalde...
Fıstık gibi ablaları veya taş gibi abileri kendimle bir tutmak gibi olmasın ama öldükten sonra da böyle resimlerim elden ele dolaşacak, hiç olmazsa yaptığım güzel şeyler hatırlanacak, o da olmadı adımı sürekli hatırlayan biri olacak mı?
Ne yaptın be kızım Brittany Murphy?
Gece gece bunalım ettin beni.
Offf offf sevgiyle kalın ya...
---------------------
Sin City'den Bir Sahne
Shellie: Bana bak piç kurusu!
Çeneni kapat yoksa o küçük bamyanı kesiveririm.
0 Yormuyorum:
Yorum Gönder