Keller Film Gururla Eller: The İşsiz

İşsizlik sıkıntısına değinildiğini gördüğüm bir blog yazısından etkilenerek kendimi tutamayışımın, içimdeki hasetin, cesetin ve necasetin dışa vurumu, lavaboya kusumudur efenim.

----------------------------

Biz okuduğumuz zamanlarda hocalarımız "oğlum bakın, stajınızı doğru düzgün yapın, kendinizi iyi tanıtmaya, kabul ettirmeye bakın, mezuniyetinizin ardından bakarsınız sizi işe bile alabilirler" demişlerdi.

İlk sınıfımız bitti, staj mevsimi geldi çattı.

Memleketin en ücra kasabalarında bile staj yapabilmek için en aşağısı "kaymakam" torpili gerektiğini öğrendik.

"Ama hocam" dedik, "mırın kırın" dedik, "eee oğlum kolay değil bu işler, neyse artık sizi tanıdılar seneye daha kolay olur, dediğimi unutmayın, kendinizi kabul ettirmeye bakın" dediler.

Sene oldu.
Çemizgezek Belediyesinden girip, California Valiliğinden çıktık.
"Eee artık yaparsınız bize de bi ültimasso" dedik.
"Ooo hay hay, hemen yalandan bir kpss puanı kap gel, nereden bulacağız sizin gibi kalifiye elemanı" dediler.

Onu da alıp gittik.
"Aaa, ama sizinki iki yıllık bölümmüş (sanki önceden bilmiyordu), bak siz okumuş adamsınız, yönetmeliği biliyorsunuz, patron bize kızar, devlet bize küser, gidin şunu dörde tamamlayın gelin, bakın adınızı da buraya not aldık" dediler.

Ikına sıkına üniversiteyi dörtledik, gittik.
"Hadi koçum bir kpss daha kap gel, bak sizinkinin süresi dolmuş, adını not almışız zaten, hadi aslanım hadi yiğidim" dediler.

Onu da aldık gittik.
Hani şu kokusu taaa 5 sene sonra çıkacak olan meşhur 2010 Kpss.

"Başganım artık herşey tamam herhalde" dedik, "Hadi masamızı gösterin de şu sümen takımını serek" dedik. Hepsi birbirinden prof olan hocalarımızı da adım adım haberdar ettik ki sevinsinler, övünsünler öğrencileriyle...

"Hmmm... Haaaaa.... Hıııııı... Bir de Höööööö... Oğlum sen hangi dersanede okudun bakıyım, bizim bilmemkimcilerin dersanesi mi yoksa falanfilancıların dersanesi mi? Nasıl puandır bu böyle?" dediler.
"Yok başkanım evde kendim çalıştım, emeğimin, bileğimin ve dahi bilmemneyimin teriyle kazandım" dedik.

"Bir daha hmmmmmm.... haaaaa... höööööö... Oğlum şimdi bizim Bilmemne Dairesi Başkanlığına git, oradan Bilmemne Amirliğinden olur al, sonra Vattırıvızzırı Odasından Öyleböyle Efendiyi gör. Sonra tekrar görüşelim, hadi aslanım hadi koçuuuummm..."

Bilmemne Dairesinin benimle ilgilenebilmesi için benim İş Güvenliği, İş İdaresi, İş Hukuku, İş Zıkkımınınkökü gibi yaklaşık bir 30-31 tane sertifikam olması gerekiyormuş.

"Eee ama diploma? Bak ne güzel sırmalı mırmalı felan" dedik.
"Sağol dostum yaaa, tam da bizim tuvalet kağıtlarının bittiği vakitte getirdin, koşun arkadaşlar..." dediler.

Neyse burada olmazsa başka yerde illaki işe yarar diye iki-üç yıl da o sertifişkoları almaya uğraştık.

Sonra bir daha gittik.

Aaaaaaa!!!!
Başgan değişmiş.
İdari yapılanma değişmiş.
Hatta Bilmemne Dairesi Başkanlığı bile kaldırılmış.

Çözüm?
Bizi yetiştirip bu günlere getiren sevgi pıtırcığı, bukleli lüleli peruklu, dörtgen kepli Proflarımıza dert yanmak.

Bu arada mezuniyetin üstünden 4-5 yıl geçmiştir.

Proflar yaşlanmıştır, bizi zor tanırlar.

Rüzgar bu sefer kuzeyden esmektedir:

"Eee oğlum diploma almaya ne var? Al istediğin kadar diploma vereyim sana. Ekmek aslanın anüsünde oğlüüüümmm, biz de kolay gelmedik buralara. Ama o kadar iş istiyorsan sana bir kart vereyim Organize Sanayiden Şebelebettin Ustayı gör, çaycı arıyordu bir ara beeeeeelki bir şeyler yapar. Kesin demiyorum bak, beeeeeeelkiiiii... Sonra vay hocam niye yalan vaatte bulunuyon deme de bana!!!"

Son,
Keller Film Gururla Elledi,
Kapanış,
Casting,
Çıkışlar sağda,
Patlamış mısır kutularını çöpe atıverin bi zaamet!

Şunu da söyleyip en azından bir vefa borcumu ödemiş olayım o arada geçen 7 zavallı yıla.

Diplomam sayesinde millet imanı gevreye gevreye 15 ay askerlik yaparken ben 5 ay ucundan azıcık yapıp kurtuldum. Bir hayrını da öyle gördüm, görmedim değil.

------------------------------

- Hocam üniversite mezunlarının iş bulması çok daha kolay oluyormuş diyorlar, doğru mu??
- Tabii oğlum manyak mısın!

5 Yormuyorum:

pilozof dedi ki...

Trajik, gerçekten trajik, trajik bir gülümseme eşliğinde okumak dışında hiçbir şey yapamıyorum. :)/:(

Deniz dedi ki...

:)) ne kadar eğlenceli Akıcı yaZmıssınız. Hayır işsizlik ve iş bulamama bu kadar eğlenceli anlatılır heralde. Ins iyi bir iş bulursunuz ileride ne diyelim hayatın gercegi .

Bu arada Blogunuzu ıvır zıvır Enstitüsü'nün başörtü konulu postundakı yorumdan buldum. Keza ordaki yorumunuza da kahkahalar atarak güldüm . Takipteyim ins bol esprili yayınlar ;)

Syrano dedi ki...

Vaay hala okuyanım varmış ha, iyi iyi sevindim :))

@Zeynep: Şakaysa komik değil, ciddiyse trajikomik hatta ha :D

@Bize Her Yer Okul: Ooo hoşgeldiniz efendim arama :D İş konusunda, haydi bir olur iki olur da, yıllardır her girişimde hep aynı sonuç alınmaya başlayınca ben de "Acaba çaktırmadan Truman Show gibi bir programda mı oynuyorum" diye şüphelenmiyorum değil :D Eskiden çok üzülürdüm ama artık bu bahtsızlıkların ben eğleneyim diye başıma geldiğini düşünüyorum, tadını çıkarayım bari diyorum :)

O başörtüsü konusundaki fikrimi neredeyse kelimesi kelimesine, yıllar önce bir yerde daha dile getirmiştim. İncilden alıntı yaptığım için "aha bir dinler arası diyalogcu daha çıktı başımıza" diyeni vardı, "aaaa sen de mi Yahova Şahitlerindensin" diyeni de vardı, İslama ve başörtüsüne saldırıda gemi iyice azıya aldığımı (!)söyleyeni de, işin konusunu bırakıp Arap dili ve edebiyatından girip eşeklere ve sübyanlara karşı bastırılmış cinsel dürtülerim olduğundan çıkanı da vardı... Hepsi vardı da bir sizin gibi okuyup anlayıp da gülen biri çıkamamıştı, nihayet asıl amacım olan o işi de gerçekleştirmiş oldum :) Çok shukran (^_^)

yeşimm dedi ki...

Tam Aziz Nesin'lik !!

Syrano dedi ki...

Valla aynen. Şimdi siz söyleyince aklıma "devletin makam aracının bujisi" hikayesi geldi hatta, hiç dikkatimi çekmemişti daha önce.

Olay örgüsü falan neredeyse aynı, her gün, her yerde :))