Endoplazmik Retikulum Suçlu Olmayabilir!...

En azından benim bir suçum yoktu! Gerçi cezalandıran da olmadı ama...


Ellerimle birşeyler yapardım ben, pek de eğlenceli olurdu. Bazen saatlerce sürerdi, bazen 35-40 dakika, bazen bir çay içimi kadar...

Bugün tekrar hatırladım, özlemişim yapmayalı.


Adamcağızlar bas bas bağırarak ders anlatırken ben oturur onunla ilgilenirdim.
Etrafımdakiler de bakardı, hatta onların da hoşuna giderdi. Tıpkı benim şimdi, yaparken ne kadar mutlu olduğumu hatırlamam gibi...


Kafama estiği zaman, istediğim gibi resim yapmak ne kadar eğlenceli, ne kadar güzeldi be!...


----------------------


Genellikle, hani şöyle bir insandan biraz daha büyük ve üstünde tek bir palmiye ağacı bulunan bir ada çizerdim.


Neden bilmem ama rüyamda bile bazen o resmi çiziyorum. Çizmesi kolay olduğu için de olabilir belki ama o kadar tatlıydı ki!

En çizemediğim şeylerden biri yüz olduğu için insan resimleri çizemedim hiç. Olsa olsa hep arkadan görünüşleriyle çizdim, yüzlerini örtülü çizdim, hatta doğuştan yüzleri yokmuş gibi çizdim.

Ama yüz çizmeyi isterdim.
İnsanların yüz ifadelerinde, sol kaşın hafifçe seyrimesinden bile sayfalarca anlamlar çıkartan biri olarak, eğer yüz çizebilseydim neler neler çıkartacağımı hayal bile edemiyorum.


----------------------

En son karla kaplı orman içerisinde bir avcı resmi çizmişim. Yanımdaki arkadaşımla bin tane senaryo yazmıştık o resimle ilgili.

Dersimiz de "Türk Vergi Sistemi"ydi yanlış hatırlamıyorsam.


Ondan önce çizdiğim bir resmi, tesadüfen bir arkadaşım görmüş ve konusu çok hoşuna gitmişti. İlk bakışta garip kanatları olan iki şahsın birbirine sarılması gibi bir şeydi; hatta belki onu bile anlatamayacak kadar basit bir resimdi, fakat "paçayı şeytana kaptıran melek" konseptini ilk anlayan o olmuştu.


Canım benim, gelen geçen herkese sormuştu "sence bu resimde anlatılan olay nedir?" diye, sonra da dayanamayıp, daha cevap gelmesine fırsat kalmadan, "bak bu şeytan, bu da melek, bir hata edip ona güvenmiş, şimdi şeytan onun tüylerini nasıl yoluyor bak bak bak..." diye anlatmıştı.


Resmim hiç de iyi değildi, fakat benimle ve benim yaptığımla ilgilenilmesi, takdir edilmesi hoşuma gitmişti.


Yoksa sınıfımızda stilist de vardı, teknik ressam da, karikatürist de...


----------------------

Keşke hayat hep öyle olsaydı,
Ben bir kenarda sessiz sakin resim çizmeye devam etseydim.
Dışarıda kar yağsaydı.
Önümde oturan kızla dersi feci espirilerle kaynatsaydık.


Okul hayatımı, zaman içinde anlamaya başlasam ve eskiden inkar etsem bile bildiğin "inek", inek olmasa bile ineğe hayli yakın bir formda geçirmiş olsam da, son iki üç yılımı güzel anılarla bitirdiğime inanıyorum.


İşte bu yüzden de o günleri daha çok arıyorum.
Keşke biraz abartsaydım o zamanlarda...


Çünkü artık beraber abartacak kimsem yok. Yalnız başına abartmanın sonunun da karakolda veya akıl hastanesinde geleceğini biliyorum.


Sen, okuyan arkadaş.
Benimle havadan sudan resim yapar mıydın?


----------------------


Neyse, en azından sevgiyle kal 
(^_^)


----------------------



3 Yormuyorum:

Roy Keyron dedi ki...

Yapardım :)
Bırak be arkadaş, zaten akıl hastanesine aidiz ikimiz de :D Ne güzel sorgusuz sualsiz yaşamak...

Syrano dedi ki...

Akıllı olup alemin kahrını çekeceğine, deli ol alem senin kahrını çeksin dimi valla :)))

Roy Keyron dedi ki...

Aynen öyle :P