Ferhat'ınım Senin, Şirin'im Benim

Bugün İranlı bir kız çocuğu benden su istedi.

Yaşı olsa olsa 10 falandır.

"- Abiy, sû..." dedi.

Belki başka birşey istiyordur da ben yanlış anlamış olabilirim diye, elimle de su içme işareti yaptım.

"- Beliii, beliii..." dedi.

Büyükçe bir bardak soğuk su verdim.

"- Abiy, motaşekkurem..." dedi.

Kendi yaşlarındaki diğer 6 kız kardeşi arasında bir iki Türkçe kelime bilen tek çocuktu sanırım.

Ben Farsça bilmediğim için, o da Türkçe bilmediği için Arapça konuşmaya çalıştım; onda da tutturamadık.

- Türkçe "teşekkür ederim" , Arapça "Shukran", ya Farisi?  diye sordum.

Heyecanlandı, yutkundu;
- Merrrrrrrrrrrsiiiiiiiiiiiii... dedi, o kömür karası, kocaman, dev gibi, elmas gibi de pırıl pırıl gözlerinin içi gülerek.

Ben de onu taklit ederek meeersiii dedim.
O "r" harfini öyle bir bastıra bastıra söylüyordu ki, benim taklit etmeye çalışmam ikimizi de güldürdü.

Kızcağızı o an o kadar çok sevdim, o kadar çok sevdim ki...

Keşke benden tekrar birşey istese, ben de yapsam, sonra tekrar o en içten güzelliğiyle, sevimliliğiyle, komikliğiyle, uzata uzata, bastıra bastıra meeeerrrrrrrrsiiiiiiiiiiii dese bana diye o kadar çok bekledim ki...

---------------------------------

Ailen elbetteki kendi yetiştiği kültürde yetiştirecek seni; o da büyük ihtimal benim, bizim, bizim tarafın alışkanlıklarından bambaşka bir şekilde olacak.

Daha da büyük bir ihtimal, en azından konuşma dili hususunda hiçbir zaman birbirimizi anlayamayacağız.

En büyük ihtimal bu birkaç günden sonra birbirimizi bir daha hiç görmeyecek, hatta unutacağız.

Bende hatıran olsun diye bir fotoğrafını çekmek istiyorum ama ailen doğal olarak bundan hoşlanmayacak. Hatta belki zaten sen bunu istemiyor olacaksın.

---------------------------------

Varsın olsun, Türkçe'yi hiç bilme.

Fotoğrafın olmasın bende.

Beni unut, bu günü, hatta bu ülkeye geldiğini de.

Gün gelecek, hayat sana abiden bir bardak su istemeyi bile çok görecek zaten!

Ama hiç olmazsa o gözlerindeki muhteşem parıltıyı ve içtenliği hiç yitirme, canım benim...

İnancını hiç yitirme, kimselere de kendini ezdirme.

Sizinkilerle bizimkilerin çekememezlikleri sebebiyle asla o güzel gözlerinden bir damla yaş gelmesin!

Herkes ama bilhassa da sen,
Hep sevgiyle kal...

---------------------------------

Kim bilir, belki o memlekette ara sıra genç kız recmetmekten, çarşafa bürünmekten veya şeriat çağrısı yapmaktan başka şeyler de yapılıyordur...

Sahi aşk var mıdır aşk?
Yoksa Ferhat, bizim "Devlet Su İşleri"nde çalışan bir kepçe operatörüdür, Şirin de sekreter kız mıdır?

0 Yormuyorum: