Zaman İyileştirmez, Yıpratır

Evet efenim, aynen böyledir.

Zamanın hiçbir naneyi veya maydanozu tedavi ettiği yoktur, aksini söyleyenler casustur, jurnalcidir, ikinci dereceden denklemdir!!

Mesela örneğin diyelim ki;
Benim ağabeyim öldü.

Yani benim ağabeyim artık bir ölü. Bundan iki yıl önce de bir ölüydü, bundan iki saniye sonra da ölü olacak, iki yıl sonra da, iki asır sonra da son derece ölü olacak.

Zaman tedavi edici bir zamazingo olsaydı, onun her geçen gün ölmeye değil, her geçen gün yaşamaya başlaması gerekirdi.

Yada benim acımın zamanla mutluluğa dönüşmesi gerekirdi.

Ama hayır!

Acımın yada acılarımızın zamanla dinmesi, bu durumu kabullenişimiz tamamen bizim insaniyetimizle alakalı bir olgu.

Belki ben abimin ölümünü bir kaç dakika sonra kabullenip, "e iyi madem, Allah rahmet eğlesin" de diyebilirdim, "lanet olsun neden benim abim, neden ben, ah dünya, senin ben taaa x,y,z..." diye isyan da edebilirdim.

Ve bunların da hiç biri zamanla ilgili değil, benim metanetim veya metanetsizliğimle ilgili olacaktı.

"O ölmedi kalbimizde yaşıyor" ile "o öldü, geberdi, mort oldu, cartayı çekti" arasındaki farkı sağlayan şey zaman değildir sayın milletvekilleri, o sizsiniz.

Peki zaman ne yapar?

Başlıkta da şeettirdiğim gibi;
Yıpratır, tüketir, köreltir, zıbartır!

Zamanın en büyük hilesi kendisinin asla olmadığına insanı inandırmasıdır.

Çocukluğunuzda saçınızı çeken o eşşoğlusunun bugün adı bir yana, yüzünü bile hatırlamayışınız zamanın yıpratıcı etkisine en kocaman örnektir.

Bugün hiç kimse Sezar için ağlamıyor yada Feliçita Mehmet için göz yaşı dökmüyorsa bunun sorumlusu zaman değil, değer yargıları değişen bizleriz...

Tabii her kaybettiğimiz, her olumsuzluk yaşadığımız kişi veya olay için de ömür boyu ağlayacak değiliz ama bunun müsebbibi (Müsebbib? Ha, ne?) biziz...

Sezar kayınçosu, baldızı şusu busu tarafından bilmem kaç yüzyıl önce, şerrrrefsizce pıçaklandı.

Zaman tedavi edici olsaydı bu durum değişip "Sezar overdose uyuşturucudan bir otel odasında ölü bulundu"ya dönüşmeliydi ve Feliçita Mehmet bugün milletvekili yada şarkıcı yada ne bileyim işte nükleer tıp uzmanı falan olmalıydı...

----------------------------------

İnsanlık tarihinin acar magaaazin muhabiri bendeniz Syrano yine akla hayale gelmedik, bir o kadar da yararsız bir uğraşla daha huzurlarınızdayım efendim.

Bu yazımızda bir döneme adını yazdırmış üç beş siyasi şahsiyetin mevzuya giriş ve mevzudan çıkışlarını ve zamanın yıpratıcı etkilerini izliyciiz.

Ve en sonunda söylemek istediğim ayrıntıyı dayanamayıp en başında patlayacağım:

Kardeş nedir bu 10 yıl takıntısı? Neden herşey 10 yılın içinde olup bitiyor? 27 yaşında ölenlerin laneti gibi birşey mi bu?

Peşinen uyarı: Ulu önderimiz Şerafettin Üstünkaya veya yoldaş Katinka Obranova'ya değinmemiş olmam veya neden inatla insanlığın yüz karası Lolozade Bertunç Efendiyi ballandıra ballandıra anlatmama göstereceğiniz bilumum tepkilerinizi sineye çekmeyi kabul ediyorum. Bendeki bu sine de kimselerde yok sööliim!!!

----------------------------------



Viktor Yushchenko

 
1999
Viktığğğ, oooo Viktığğğ...

Sen değil miydin, seninle 5 dakika başbaşa kalabilmek için uğruna televizyonlarda yarışmalar düzenlenen?

Her seçimde muhalefetin eline veren?
Rusya'ya "höt", Amerika'ya "zöt" diyen?
Nooldi sağa, nooli boyle?
 2013


----------------------------------


Adolf Hitler

1938 - 1945

Hadi ama Hitty, hadi ama dostuuummm, bu kadar çökmüş olamazsın!!

10 yıla varmadan beyazlamış ve dökülmüş saçlar, çöken avurtlar, sarkan gıgı, sivriliveren burun, torbadan beter göz altı bavulları...

Saçların tarumar gözlerinde nem, ateşe benzerdin,küle dönmüşsün!

Eee dünya savaşı başlatmak yorar adamı!

1938 - 1945 

Kambur bir bel, titrek bir sol kol, kalın bir ense ve salınmış göbekler... Ne bu bööle Hitlerim bi sarsıl bi doğrul bi dikel azıcık yaaa!!!

Off offf, içlendim yeminle, bir türkü yakıcam.

Yeşil başlı Goebbels ördek,
Uçar gider Reich'a karşı
Tellicesin Keitel etmiş,
Açar gider Heil'a karşı...
----------------------------------


Winston Churchill


1945 
Seni de az içmedik be Çörçilim mangal partilerinde.

Kimse senden bi üçken ficut, bi baklava göbenk, bi böyle ne biliim, adonis kası falan beklemiyordu ki yiğidim.

Neticede Hitlerin anasından emdiği sütü burnundan getiren adamdın, bahriyemin nazırıydın, puroların en bi etlisiydin...

De yalnız insan bu kadar da salmaz ki kendini be Vinstınım Çörçilim.



 1955


----------------------------------


Barrack Obama

Ben bile 5 yılda tanınmayacak hale geldim, sen lutfedip saçına 100 gram un serperek yırtmaya çalışıyorsun Obama! Çok ayıp yaptığın bu bana!

 
2008 - 2013


---------------------------------- 

Charles De Gaulle

Fığansığz şağaplağının ömğü uzattığı ve jildi genj tuttuğğu söğleniğğğııı...

 
1959 - 1969

Naapak kanka, inanak mı?

Yahu, adamın kepi bile yaşlanmış, dökülmüş sırmaları... İnanmıyorum ben arkadaş, o Goyl, bu Goyl değil.

Peki bu da mı gol değil?

1960 - 1970


---------------------------------- 

Margaret Thatcher

 
1979 - Tam Seçimleri Kazanırkene 


İleride her kadın liderin başına gelebilecek bilumum sorunlara dair bir kitap yazdığımda baş kahramanı kesinlikle bu yengem olacak.
 
Bu yengem fena, çok fena fesfena. Ayrıca hiç de "girls power" yada "bütün kızlar toplandık" ayaklarına girmeden tam böyle errrrrrrrrkekçesine fena. O "r" harflerinin altındaki esaslı manalara dikkatinizi çekerim.


 1990 - Tam İstifasını Sunarkene

Oyyy leydim, demir leydim benim, daş hatunum, baş bacım, has yengem, bas baldızım. Seni bu hallere düşürenler utansın. 
Leydi Little Serçe'den gelsin:
Duru bir su gibi, bazen volkan gibi, bazen bir deli rüzgar gibi
Gözlerinde telaş, yıllar sence yavaş, acelen ne bekle Margaret...

Notenzigen: Aradan geçen onca yıla rağmen değişmeyen şeylerden tek şey eşine duyduğu sevgi ve onun hediyesi olan inci küpeleri ve kolyesi. Bir rivayete göre rüyasında bile çıkartmazmış onları...




----------------------------------

Adnan Menderes & Celal Bayar

Bu şahs-ı muhteremleri Zeki Alasya&Metin Akpınar'dan veya Laurel&Hardy'den yahut İzel&Çelik&Ercan'dan daha özel kılan ve benim onları bir arada sunmamın iki sebebinden üçüncüsü, aynı giriş ve gelişmelerde bulunup, ayrı ayrı sonuçlara çıksalar bile zamanın yıpratıcı etkilerine karşı takındıkları düşmanca tavırlarıdır.

Bana bile zerre kıyak geçmeyen zaman, bu arkadaşlara epey bi torpil geçmiş.


Birine demiş ki, "oğlum zaten seni öldürecekler, bırak dilediğin gibi yaşa, yıpratmayacağım seni"

1950 - Seçim Konuşması / 1960 - Mahkeme Savunması


Diğerine de demiş ki, "Ortağım madem seni onlar değil, ben bile öldüremedim, bıraktım yakanı, ister yaşlan ister gençlen"...


1950 - Cumhurbaşkanı Olduğunda / 1960 - "Devrik" Cumhurbaşkanı Olduğunda


Ama işte zaman ya bu, yapmış yine yapacağını, tutamamış kendini, "Arkadaş, öldüğün öleceğin falan yok senin, yiter gayri" deyip 103 yaşında çekmiş sandalyesini altından.


1986 - Jelal The Immortal

---------------------------------
Recep Tayyip Erdoğan

THY Genel müdürünün açıklamasına göre hiçbir pilotları Erdoğan kadar fazla uçmamış. Uçuş saatine göre bir rütbe verilecek olsa "Chief Flight Instructor"'un yanına 10-15 daha yıldız eklemeleri gerekiyormuş.


2003 - 1. Başbakanlık / 2011 - 3. Başbakanlık


Ve son sağlık kontrolünde doktorunun basına yaptığı açıklamaya göre "10 yılda 25 yıl yaşlanmış."


2004 - 2013

Sarı lira vermenin pek de bir önemi kalmadığı bu Recebimize seyrelmiş ve beyazlaşmış Periatal lob saçları, kırışıklardan susuz toprağa dönmüş alın, düzleşmiş dudaklar, eğilmiş boyun, karaciğer sorunlarına bağlı olarak şişmiş göz kapakları hediye etmiş zaman.

----------------------------------

Eveeetttt...
Şimdi bana nasıl olur da "zaman herşeyin ilacıdır" diyebilirsiniz?

Bütün bunlara rağmen, aradan geçen 5 yılın, 10 yılın, 15 yılın beni nasıl iyileştirdiğini kim iddia edebilir?

2000 yılında birinden koptum, 7 yıl koşturdum, aradım, buldum, sonra tekrar kaybettim, onun da üzerinden neredeyse bir 7 yıl daha geçecek iken bu sürede o yokluğun acısını atlatmaya çalıştım.

Bu geçen yıllar herhalde bir bana zalim değil.

Ve gidenler dönseydi, herhalde bizim rahmetlikten başkaları da dönerdi.

Şimdi tutup güç içimizde diyeceğim ama,

Oooooo eveeeet, sevgi içimizde, nefes alıyoruuuuzzzz veriyoruuuuuzzzz, içimizdeki tanrısal öze ulaşıyoruuuuzzzz, barış apış aramızdan girip marpuşumuzdan çıkıyooooor, çooohhh güzeeeellll...

O kadar da değil ama gerçekten bu içimizde birşey var bizim.

Bu bizim "zamanla" duyarsızlaşmamız mı deyim "alışmamız" mı deyim, "anlayışlarımız" mı deyim bilemiyorum ama o şey her ne ise, zamanın yıpratıcı etkisini kullanarak epey güzel de tesir ediyoruz varlığımıza.

Yahu herşey bir yana,
"Zamana yemin ederim ki, insan ziyandadır" dememiş mi Yüce Allah'ım?

Demiş!

Demek ki zaman ve ziyan arasında pek de uzak alakalar yok.


Yani öyle el alemin kılını tüyünü zamana ilişkilendirip el alemi işkillendirmem boşuna değil.

Yani bak elin adamı bile "zamanı yaşa" demiş, "anın bile kıymetini bil" demiş, tutmuş bir de "Carpe Diem" demiş.

Ben ne diyem? Mahmut mu diyem? 

----------------------------------

Ben bu aralar zamanımı nasıl değerlendireceğim konusunu düşünerek zamanımı değerlendiriyorum. Anı yaşamanın en güzel yolunun anı öldürmek olduğunu anladım çünkü. 

Zamana karşı kullanılabilecek en iyi silah zamanın kendi silahıdır çünkü.
Size de tavsiye ederim.

Yıpratın şu yaramazı!!!!

Sevgiler
(^_^)


----------------------------------

 Yaşlı doğup genç ölerek zamana karşı duruşunu sert bir tavırla ortaya koyan ilkeli ağabeyimiz Benjamin Button'a sonsuz hürmetler.

cCc Ölüyoruz Benjamin Reyiz cCc

0 Yormuyorum: