Düşünsene,
İçin kıpır kıpır böyle şarkı seni uçuruyor koparıyor, çoşku tutku gırla.
"Ya var ya..." diye cümleye giriyorsun, sonra bir bakıyorsun yanında kimse yok.
Neyse ya diyor kendi içinde esip coşuyorsun.
Başta pek farketmiyor nasılsa zaman çok, hayat uzun ve ihtimaller sonsuz ama bir yerden sonra on değil, yüz değil, bir milyonuncu kere aynı şey olunca,
E mal gibi kalıyorsun haliyle.
Eee ne anladık dinlediğimiz şarkıdan, yaşadığımız coşkudan, bir mirilyoruncu keredir kimseyle paylaşamadıktan sonra.
Ve farkındasın ki sorun şarkıda değil,
Sende de değil!
Diyorsun ki sonra kimseyle paylaşamadıktan sonra çok afedersin hay taharetleneyim ben böyle şarkının içine...
Rock festivaline gitmiş Bülent Ersoy gibi kalıveriyorsun ortada haliyle...
----------------------------------------
Sonra bir filmde inanılmaz bir detay yakalıyorsun, yönetmenini yerin dibine sokacak yada oskar ödülünü utandıracak türden.
Ama anca onu farkettiğinle kalıyorsun.
Kimseyle paylaşamıyorsun çünkü.
Diyorsun ki sonra kimseyle paylaşamadıktan sonra bilmemne yapayım afedersin ben böyle detayı da film de...
Kapadokya gezisinde fotoğraf makinesiz kalmış Japon Turist gibi kalıveriyorsun sonra haliyle...
----------------------------------------
Derken Birleşmiş Milletleri acil durum toplantısına çağıracak kadar önemli bir görüşe, Marx ve Engels'i mezarlarında ters döndürecek kadar büyük bir ideolojiye yada ne bileyim mazallah dünya barışına filan sebep olacak bir fikre sahip oluyorsun.
Anlatasın geliyor böyle anlatamazsan ya dilin patlayacak yada insanlık mutlak kurtuluştan falan mahrum kalacak yoksa...
Ama anlatamıyorsun.
Neden?
Yanında kimse yok çünkü.
Eee bıyığı kesilmiş Hitler gibi kalıveriyorsun ortada haliye...
----------------------------------------
Butiklerin, mağazaların önünden geçiyorsun.
Başta utanıyorsun da gel zaman git zaman artık çok da fifi olacağı için dikiyorsun gözü sağdan ikinci abiyeye.
Ölçülerinin tam olması muhtemel ancak esasen asla orada olmamış birini, ten rengine, saç rengine hatta ses tonuna kadar kafanda tasarlayıp giydirdiğini düşünüyorsun.
Onun yanında en iyi hangi elbise gider diye bir de orada olan tek kişi olarak kendini tasarlıyorsun planlıyorsun.
Sıra bunu nerede giyeceğini tespit etmeye gelince sormak istiyorsun.
Ama soramıyorsun.
Neden?
Asla orada olmayan birini tasavvur ettin çünkü be canına yandığımın hödüğü.
Bir de salak salak abiye, döpiyes, pile, bluz, korsaj, roba gibi kelimeleri öğrendin.
Hayır öğrendin de ne oldu?
O sana aşırı çekici gelen "palto" dediğin şeyin adının aslında "Trenchcoat" olduğunu öğrendin de ne oldu?
Çekici gelen şey seni çekip geldi mi?
Cemil İpekçilere gelesice...
----------------------------------------
Sümerlerin kanatlı tanrılarını karizmatik buldun, Gılgamış Destanında Nuh Tufanını keşfettin, Hindu metinlerinde Hz. Muhammed'in izine rastladın, İncili okudun, Tevratı bitirdin, Süryani Kilisesi ile Kadim Süryani Kilisesi arasında ne fark olduğunu hayretler içinde keşfettin...
Ne oldu?
Evliya mi oldun, peygamber mi?
Tanrı gelip "vay benim aslan kuluma, gel bi öpem seni" mi dedi?
E haliyle kendine müslüman oluyorsun, lök gibi kalıyorsun ortada ...
----------------------------------------
"Abi şu taş işçiliğindeki mükemmeliğe bak" cümlesinde o abi, kim o abi?
"Oğlum adam tablo yapmamış bildiğin fotoğraf çekmiş" derken ki kim o oğlum?
"Altın yüzük mü,gümüş yüzük mü, taşlı yüzük mü, Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzük mü?"
----------------------------------------
Bugün iş yerinde ne mi yaptım?
Babasına kerkinen bi piç kurusunu usulüne göre yargılanmak üzere adaletin şefkatli kollarına teslim ettim. Bir de teselli ettim korkma bir cahillik etmişsin üzülme diye...
Karşı cins olmadığı için ensest bile sayılmayacak ve büyük ihtimalle basit bir uzaklaştırma verip salıverecekler.
Nasıl mı? Anlatayım.
Şimdi hayatım...
Hayatım?
Hangi hayatım?
Rezalet bir iş gününün olanca saçmalığını kiminle paylaşıyorsun?
Hatta "boşver beni asıl sen neler yaptın" diyerek konuyu bile değiştiremiyorsun.
Neden?
Çünkü açılmış bir konuda karşılıklı fikir teatileri yapabileceğin herhangi bir "hayatım" yok karşında.
Çölde su ararken cep telefonu faturası bulmuş Tikky gibi kalıyorsun ortada haliyle...
----------------------------------------
Uzun yürüyüşlerde ellerin sürekli olarak ve gayri ihtiyari ceplerinde.
Farkettiğin zamansa hep yumruk yapmış olarak yakalıyorsun kendini.
Tırnak izlerin falan avuç içine işlemiş hatta nasıl sıkmışsan.
Tatlı bir tenin sıcaklığını hissetmek varken ne gerek var böyle şeylere değil mi?
Değil!
Yada her sabah uyandığında yarısı ağzına dolmuş yarısı da yatağına sıvaşmış olan saçların, çoktan beyazlamakla kalmayıp artık dökülmeye de başlamış olan kendi saçların iken, neden yanındakinin saçlarından öpüp koklayarak kalkmıyorsun o yataktan?
Belki bir kaç dakikalık bir de sabah kaçamağı?
Hoş olmaz mı?
Olmaz!
Neden?
Tahmin et ;)
Aşk hayatı en fazla patates bitkisi kadar hareketli biri olarak, afedersin kışın ortasında açıkta kalmış bekçi bilmemneysi gibi kalıveriyorsun ortada haliyle...
----------------------------------------
Ulan iyi ki şu günüm de oldu beeee diyeceğin,
Şunu da yaptım ya yeter bana diyebileceğin ne var?
----------------------------------------
S.S.S.
(Sıkça Sorulan Sorular aka Sıfadını Sevdiğimin Salakları)
-Niye bu kadar yaşlı gözüküyorsun?
+ Seni daha iyi yiyebilmek için yavrum.
-Niye 15 yıllık memur gibisin, biraz bi canlı dur ya.
+Abi insanda yaşama hevesi mi bırakıyorsunuz da?
-Eee hacı ne zaman pilavını yiyoz? Yaşlanacan elimize kalacan len, kehkeh.
+Kısmet müdürüm, olucak inşallah.
-Ya çok afedersin de gerçekten bu yaşa kadar neden hiç evlenmedin? Bak böyle bekar hayatı yaşamak hiç doğru değil! Ayrıca da günah!
+Bayılıyorum bilsen, özel bir çabam var. Bir de ben günah sevmem ama günah beni çek seviyor, uuu ateş beni çağırıyor bebeğim, Lucifer mi o?
-Kusura bakma ama hata sende, kalk biraz çık dışarı gez, iki insan gör, hayat sadece işten ibaret değil.
+Ne kusuru abi estağfurullah. Bu kadar gezip tozacağına çalışsaydın şimdi evini de arabanı da almıştın diye zorla işe sokan da rahmetli Zeki Müren'di zaten. Bir de kusura bakma sevgilin yok alınırsın diye çağıramadık diye yüzüme yüzüme vurduğunuz arkadaş toplantıları neydi sahi?
-Hacıı düğün diyoz, pilav diyoz, hadi gayri la bak tohuma kaçtın iyice, kahkahkah...
+Müdürüm... Kısmet...
-Bize bulan mı oldu oğlum, biz de kendimiz aradık bulduk.
+Mesela sizi ben tanıştırıp evlendirdim desem?
-Yeterince çabalamıyorsun.
+Şınavla barfiksle yada KPSS A-B-C-ÖAB-AÖT kitaplarıyla mı çalışayım napiim daha?
-Ay genel kültürün çok iyi nasıl öğrendin bu kadar çok şeyi? Ne gerek vardı ki hem?
+Sizin gibi kültürlü kızların karşına mal mal çıkmayım diye kendimi geliştirmek istemiştim, yoksa başka ne derdim olacak...
-Alooo hacııı...Bi pilavdan bu kadar mı kaçılır laaa hadi gayri laaaa, kihkihkih...
+Ulan müdürüm... Kaşığını kırdığımınının pilavını alırım var ya...
Diyemiyorum yaaa.
İstiyorum ama diyemiyorum onu ben işte.
Ben en yakın arkadaşının babasının mesleğini tanışmamızdan 8 sene sonra, adam emekliye ayrılacağında öğrenmiş biriyim.
Kimsenin anası kaç lira maaş alır, evleri kira mı kendilerinin mi hayatta merak etmiş değilim.
Lakin milletçe pek severler bu konuları.
Böyle adama ters yapar gibi en sevmediği konuları dikine dikine dayatırlar adama.
Ne yapayım abi?
Dama mı çıkayım?
Kafama mı sıkayım?
Ne diye sorup sorup duruyonuz?
Hayır cevap da bekliyonuz bir de. Yani konuyu açmanız yetmediği gibi bir de zar zor kafamı toplamış, yatıştırmışken yine ıkınıp sıkınıp bir cevap bulmak zorunda bırakıyorsunuz...
Varmadınız kızım işte. Eğlenilecek herif değil bir ömür yaslanılacak omuz aradınız, omuz olduk yaranamadık.
"El değmemiş kız istiyorsan el değmemiş erkek olacaksın" dediniz elimize dişi sinek kondurmadık, tuttunuz "bu yaşa kadar doğru dürüst bir ilişki yaşamadıysa kesin bir bokluk vardır bunda" dediniz terkettiniz.
"Bana tapacaksın" dediniz taptık, "oha lan harbiden taptı git len manyak mıdır nedir" diye yine terkettiniz.
Kiminiz kaybettiğiniz babanızı gördü bende, kiminiz asla ulaşamayacağı mutluluğu buldu. Sonra ben baba değil koca istiyorum dediniz, asla ulaşamayacağım çünkü ulaşılırsa değeri kalmaz öptüm kiss bye dediniz yine terkettiniz...
"Hayatta herşeyi kendin için yapacaksın, asla kendini birileri için şekilllendirmeyeceksin" dediniz, "hayatının merkezinde ben olmayacaksam, kararlarını beni düşünerek vermeyeceksen yürümez bu iş" dediniz yine terkettiniz.
Ulan herşey fıstık gibi yürürken, kahkahalarımızın desibel miktarı bile birbirine eşitken "fikir uyuşmazlığımız" var diye bile terkettiniz.
Elin öküzlerine, hödüklerine, daha alfa parçacığı nedir bilmeyen cahillere vardınız, karnınıza bebeği koyup kapı dışarı edince vay kıymetini bilemedik, yok bu saatten sonra bana baksan baksan bir sen bakarsın dediniz anca.
----------------------------------------
Sakın demeyin ha "dur lan şunu bi seveyim bakarsın mutlu falan oluruz" diye, demeyin sakın.
Çükünüz düşer sonra bak mazallah!
Ne bileyim memeniz işte yada, ne haltınız varsa artık. Şu hayattaki tek fazlalığınız onlar, anca onlarla övünebiliyorsunuz çünkü...
Sormayın da neden bu kadar üzgün olduğumu,
Neden 16 yaşımda saçlarımın beyazladığını,
Neden 2 yılda bir 110 kilo olup tekrar 80'e inip durduğumu,
Neden gözümden uyku aktığı halde akşam saat 9 'da yatağa girip gece 1'e kadar yatağın içinde dönme dolap gibi döndüğümü,
Bu akşam ne yapacağımı da sormayın, bilmiyonuz sanki evden başka bir yere gidemeyeceğimi, hele de şu canına yandığmın memleketinde.
O kızın oğlanı sevdiği filmdeki oyuncunun adını da sormayın, gelip benimle izlemeyecekseniz. Araştırın bulun.
Şarkı da sormayın, kadir mevlam Shazam diye birşey yaratmış dinletin bulun bana ne.
Çok kötü küstüm lan. Valla billa küstüm.
Sevgiyle kalın diyerek bitireceğim de dikkat ediyorum sevgiyle kalamayan bir ben varım zaten. Siz bana deyin asıl sevgiyle kal diye.
Yada sevgiyle git.
Yada nur içinde yat, ne bileyim...
--------------------------
Not: Bak anlattıklarının aynısından benim kaynımda da var diyecekseniz de demeyin kardeşim. Yada kaynınızı çağırın gelsin belki ona da bana davrandığınız gibi davranıyorsunuzdur bi konuşur görüşürüz onunla, o kadar gaddar değiliz yani.
Gerçi bende bu baht varken o kayın olsa olsa kaynana olur ya, neyse...
2 Yormuyorum:
Yaaa ama ne çok üzüyorlar sizi böyle yaa...onlara bakıp bize de küsmeyin olur mu:\
Sevgiyle kalın,aşkla gidin :)
Kendime küskünüm ben, en kutsal saydığım değerlere küskünüm, geriye de başka birşey kalmıyor zaten...
Yorum Gönder