Normalde adamın biri gelip size bu soruyu sorsa ne yaparsınız?
Kız kişi iseniz sanırım çantayı kafasına geçirirsiniz. En azından geçirebiliriteniz vardır.
Erkek kişi iseniz ve bu soruyu soran da bir kız ise, uu beybi der ve bir hareketlenme yaşarsınız. En azından yaşayabiliriteniz vardır.
Fakat bu soruyu size Tikkycan kılığında, apaçi saçlı bir ağabey sorarsa ve siz de erkek iseniz...
Sanırım hoş karşılamazsınız.
-------------------------
Ben kendi adıma ne yaptığımı anlatayım.
Birincisinde,
Bu tikkycanlardan biri "pardon bir dakika bakar mısınız, evli misiniz" dediğinde, "ay hayır" dedim ve gülerek geçtim.
İkincisinde,
Ki bu ikinci olay, ilkinden yaklaşık 50 adım sonra cereyan etti. Doğrudan bir soruyla karşılaştım: "Beyefendi iyi günler, evli misiniz?" Kısaca "Değilim efendim" dedim ve yine gülerek geçtim.
Üçüncüsünde,
İkinci olaydan bir 10-15 dakika sonra gerçekleşti ve tam da "acaba evliyim deseydim ne diyeceklerdi" merakımın tavan yaptığı anlardan biriydi. Afedersinız, birkaş saniyenızı rica edicam diyen ultratikky ağabeye bu taktiği uygulamam imkansızdı, çünkü açık söyleyim korktum. "Hayır değilim, ne içindi?" diye sordum ama "pakı taşakkürler" cevabıyla geçiştirildim. Tekrardan gülerek geçtim.
Dördüncüsünde,
Yüzümde üç kere üst üste medeni durumumun sorulmasının getirdiği hınzır bir gülümseme vardı ve neyse ya geçti gitti diyerek yüz ifademi normalleştirmeye çalışıyordum ki, yine oldu... "Arkadaşım merhaba" dedi bir ses! Bir arkadaş samimiyetinde yaklaştığı için onu reddetmem imkansızdı. "Evli misin?" diye sordu. O an ki samimiyet, o yakınlık, o senli-benlilik hali ile neredeyse ağzımdan "değilim ama kız kardeşin varsa talip olabilirim" önerisi çıkacaktı ki zor zaptettim. "Demin de sordular, afedersiniz" deyip geçtim. Ama bu sefer gülüp geçmedim, kızıp geçtim.
Beşincisinde,
Ki bu beşincisi ile olay bambaşka bir boyut kazandı. Bu sefer benden biraz kısaca, temiz yüzlü biri yaklaştı usulca. Afedersiniz dedi, öğrenciyim de, bir anket yapıyoruz, katılmak ister misiniz dedi. Bu son derece değişik yaklaşım, bende bir fakirlik edebiyatı izlenimi uyandırdıysa da kıyamadım, tabii buyrun dedim. O esnada "Aaa bu X için miydiii, biz geçen gün şaapmıştık, varız yani merak etmeyin" diyerek ekmek istedim, ooo sağolun diyerek yutmuş göründü. Veya yutmadı ama umurumda da değildi!
Altıncısında,
Acı sona son bir adım kala, tekrar karşıma çıkarlarsa ne diyeceğimi, nasıl bir tepki vereceğimi planlıyordum. Zira bu "Evli misiniz" sorusu bir yerden sonra bende ciddi ciddi buhranlar yaratmaya başladı. Altıncı eleman tam da bu planlama safhasında karşıma çıktığı için yüzümü bile dönmeden yoluma devam ettim. Son bir ya sabır çektim. Empatik olmaya çalıştım. Adamların işi, onlara yapmaları söylenen bu, ne yapsınlar dedim.
Yedincisinde,
Dananın kuyruğunun koptuğu, zurnanın zırt dediği, Londra Köprüsünün yıkıldığı o ana hoş geldiniz. Siz gelene kadar ben de o arada ilişkiler konusundaki başarısızlığımı, kuyruk acılarımı, istatistiklere göre %80'i evli olan, onlardan da neredeyse tamamı çocuk sahibi olan arkadaşlarımı, evlilik müessesesini, kaderi ve kısmeti, aşkı ve sevgiyi düşündüm durdum. Evden zaten azıcık kafamı dağıtmak ve bunları aklımdan biraz olsun atabilmek için çıkmıştım fakat sağolsun iyi çalıştı arkadaşlar...
"Pardon bir dakika bakar mısınız?" diyen zavallı kurbanım, başına geleceklerden habersiz, bana Ö.... Thermal Kaplıcaları hakkında bir tanıtım konuşması yapmaya çalışıyordu.
Lakin ben, evet ben, Syrano, hayli artmış sinir katsayımdan aldığım güçle ve güvenle açtım ağzımı, yumdum gözümü, temizledim boğazımı, sildim burnumu, döktüm içimi:
Hayır efendim, evli mevli değilim. Yol boyu 7 kere sordunuz evli falan değilim ben. Hayır oradan bakınca çok mu sap gözüktüm size? Çok mu abazan bir imaj çiziyorum? Yada bekar biri olarak kaplıca tedavisine ihtiyaç duyamaz mıyım? O havuzlarda zina mı edeceğim de iki de bir medeni durumumu sorguluyorsunuz? İsterseniz fantezilerimi de anlatayım size, belki birşeyler kaparsınız...
Yalnız ben bunları bir tek karşımdaki o artiz bozması elemana haykırdığımı zannediyordum. Herif çekip giderken bir an için etrafıma baktığımda şehir halkının gözlerinin üstümde olduğunu farkedince, gökkuşağının renklerine mi bürüneyim, yoksa kanalizasyonun o kokulu tonlarına mı, bilemedim.
-------------------------
Böyle davrandığım için zerre pişman değilim, başından beri o kaplıcayı bana kakalayacaklarını biliyordum. Öfkem, o kaplıcayı bir tedavi merkezi olarak değil, para tuzağı olarak sunmalarınaydı.
Daha önce iki kez yedirmeye çalıştılar o kazığı bize, yutmadık.
Bir de öyle tek kişiye de değil!
Ailecek kazıklayacaklar, bir kişi para, iki kişi daha çok para, aile en çok para. Oh ne âlâ!!
Kimin umurunda senin dizlerinin kireçlenmesi, deri hastalıkların, bilmemnelerin... Paran var mı ondan haber ver.
Ha bir de evli misin?
O zaman tam süper, çünkü kazıklayacağımız bir de eşin var.
-------------------------
Haydi onu da geçtim.
Hatta tüm mevzuuyu da geçtim.
En kötüsü de "aman şöyle efendisin, böyle harikasın, öyle iyisini hakediyorsun, inşallah kalbine göresini bulursun" diyeceğinize, kardeş gözüyle bakacağınıza, biriniz de çıkıp bana aşık olmadınız ya, yanıyorum yanıyorum da asıl ona yanıyorum :))
Sizin yüzünüzden ele güne rezil oldum.
Lutfedip de bi bana aşık oluverseydiniz hiç bunlar yaşanır mıydı? Evlenir barklanır, güzel güzel geçinir giderdik.
Evet, tüm bunların sorumlusu sizsiniz.
Faturayı size kesiyorum :)
Yine de kıyamıyorum işte size, affettim. Ama bir daha olmasın!
Haydi yine sevgiyle kalın bakalım.
Bunu hakediyorsunuz.
(^_^)
-------------------------
Birşey sormak istiyorum, bunu nasıl yapabiliyorsunuz?
Hayır sağlıklıdır, işe yarıyordur, ona bir lafım yok.
Ama o havuza nasıl girebiliyorsunuz?
Bir tarafınıza girer onlar yaa, olmadık yerlerinize yapışırlar.
Eğğğkkk, içim bişey olduuuuıığğğğ...
0 Yormuyorum:
Yorum Gönder